NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
النُّفَيْلِيُّ
وَسَعِيدُ بْنُ
مَنْصُورٍ
قَالَا
حَدَّثَنَا
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
أَبُو
عَلْقَمَةَ
قَالَ
حَدَّثَنِي
يَزِيدُ بْنُ
خُصَيْفَةَ
عَنْ بُسْرِ
بْنِ سَعِيدٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَيُّمَا امْرَأَةٍ
أَصَابَتْ
بَخُورًا
فَلَا
تَشْهَدَنَّ
مَعَنَا
الْعِشَاءَ
قَالَ ابْنُ
نُفَيْلٍ
عِشَاءَ
الْآخِرَةِ
Ebû Hureyre (r.a) Nebi
(s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
"Buhur Sürünen bir
kadın, bizimle birlikte yatsı namazına gelmesin.
İzah:
Müslîm. Salat: Nesai.
Ziynet; Ahmed b. Hanbel, II, 304.
4173 nolu hadiste Nebi
s.a.v. güzel koku sürünüp de erkeklerin yanına varan bir kadın için çok ağır
sözler söylemiştir. Ebû Davud'un rivayetinde Hz. Nebi'in ne dediği sarahaten
belirtilmemiştir. Nesai’nin rivayetine göre Efendimiz "Kokusunu almaları
için bir toplumun yanına varan kadın zinakardır." buyurmuştur.
Tirmizî'deki rivayette de, "O kadın şöyle şöyle yani zinakardır."
buyurduğu bildirilmiştir.
Resulullah'ın yabancı
erkekler için koku sürünen bir kadın için, "Zinakar" tabirini
kullanması, mecazi bir tabirdir. Yani bu kadın o haliyle içinden erkekleri
arzulamış ve onların kendisine bakmasına sebep olmuştur. Bu da göz zinasıdır.
Nebi s.a.v. Efendimiz,bu lde ağır bir dil kullanarak, kadınları bu tür
davranışlardan men etmek istemiştir. Maksadı o kadının bilinen manasıyla
zinakar olduğunu ifade değildir.
İkinci hadiste, Ebu
Hureyre (r.a)'ın bir kadınla karşılaşması anlatılmaktadır. Kadın’ın
elbisesinden etrafa güzel kokular yayılmakta idi. Eteğinden de tozlar
yükseliyordu. Hadiste bu mana cümlesi ile ifade edilmiştir.(i'sâr) hortum
dediğimiz, rüzgarın toz toprağı gökyüzüne doğru kaldırması hadisesidir. Kadının
eteğinde i'sâr olması, - Allah'u alem -, eteğinden yukarı doğru tozların kalkmasıdır.
Hâdis-i şerifte, Ebû
Hureyre (r.a); Hz. Nebi’i, camiye gitmek için güzel koku sürünen bir kadının
cenabetten dolayı güsl ettiği gibi gusl etmedikçe namazının kabul
edilmeyeceğini söylediğini belirtmiştir.
Hadisin zahiri, böyle
bir kadının hemen gidip, vücudunun tamamını yıkaması gerektiğine delâlet
etmektedir.
Avnü'l-Mabud Müellifi
bu manayı tercih etmiştir. Aliyyu'l-Kari ise, "Kadın vücudunun tamamına
koku süıiinmüşse gusleder, bir kısmına sürünmüşse sadece koku sürülen kısmı
yıkar" demektedir.
Bu hadis sahîhse ya
hüküm sonradan kaldırılmıştır. Yada Aliyy'ül Kâ-rî'nin dediği gibi maksat
kokunun giderilmesidir. Çünkü bu hâl, namaz'in kabulüne mâni görünmez. Münzirî,
bu hadisin râvîleri arasında Asım b. Ubeydullah El-Amrî'nin bulunduğunu ve onun
hadislerinin delil olamayacağını belirtir.
Üçüncü hâdistede, Nebi
{s.a.v.) koku sürünen kadınların yatsı namazına gelmemelerini istemektedir.
Yatsı namazı vakii. etrafın karanlık olduğu insanların tanınmadığı bir
vakittir. Koku sürünen hanımların yatsı namazına gelmemelerini istemek, diğer
namazlara da gelmemelerini gerektirir. Çünkü önemli olan bir vakit namaz değil;
erkeklerin, kadınların çekiciliğini hissetmeleridir.
Bab'ın bütün hadisleri
hanımların süslenip, parfümler sürerek yabancı erkeklerin yanlarına
çıkmalarının caiz olmadığını delâlet etmektedir.
Kadın; kocası için güzelleşebilir,
süslenir ve ona etki edecek kokular sürünür. Yabancı erkekler için ise,
bunların hiç birisi caiz değildir. Bu tür davranışlar şehvetlerin kabarmasına,
akılların çelinmesine ve çirkin sonuçların doğmasına sebep olabilir. Bu da, en
büyük günahların irtikabı, ailelerinin dağılması ve toplum’un kokuşması
sonucunu doğurur.
Fert, aile ve toplumun
refah ve saadeti İslâm'ın emir ve yasaklarına riayetle gerçekleşir.